Tek amaçları içişleri Bakanı Yerlikaya’ya gözdağı vermek
Çıkaramaçlı suç örgütlerine yönelik “projeli operasyon”, bunlarla ilgili yasal düzenlemeler, telefon dinlemelerinin sisteme bağlanması, suç örgütlerinin içine ajan yerleştirilmesi, Sadettin Tantan’ın İçişeri Bakanlığı döneminde başlamıştı. Dokunulamayanlara onun döneminde dokunulmuştu. Yurtdışına kaçan çete liderleri bulundukları ülkelerde yakalanıp adalet önüne çıkartılmıştı. Herkes Tantan’ı alkışlarken, baskılar sonucu görevden alınmıştı. Mesleği polislik olduğu için, emniyetteki gelişmeleri yakından izliyor. Bora Kaplan suç örgütü ile ilgili olarak yapılan yorumlarla Emniyet Teşkilatı’nın yıpratıldığını düşünüyor. Tantan bu konuda şu çağrıda bulunuyor:
EMNİYET’İ YIPRATMAYIN
Mensubu olmaktan onur duyduğum emniyet teşkilatımızın, siyasi tartışmalara alet edilmesi hepimizi derinden yaramaktadır. Emniyet teşkilatının siyasi tartışmalardan uzak tutularak görevini icra etmesi sağlanmalı ve görev başındakilerin yıpratılmaması, hukuka uygun olarak suç ve suçlu ile mücadelesine herkesin destek vermesi birincil öncelik olmalı. Aksi tutum ve davranışların hepsi Emniyet Teşkilatı’nı yıpratır. Bu nedenle siyasetçilerin söylem, tutum ve davranışlarıyla Emniyet Teşkilatı’nı yıpratmamaları gerekmektedir.
GÜVENLİK MİMARLIĞI
Türkiye’nin en önemli sorunlarından birinin modern bir güvenlik mimarlığının inşa edilememesinden kaynaklandığını belirten Sadettin Tantan, bu konuyu şöyle açtı: Gerek hukuki, gerekse fiili bakımdan Türkiye’nin yeni bir altyapıya ihtiyacı var. Türkiye’nin Karabağ, Kerkük, Kıbrıs, Kırım ve Kosova’yı içine alan ve Sincan Özerk Bölgesi’nde yer alan Kumul ili ile de genişleterek ‘5K’ adlı bir proje ile Misak-ı Milli sınırlarını sosyo-ekonomik bir anlayış ile genişleterek dış güvenliğinde etkin hamleler yapması artık kaçınılmazdır. İç güvenlikte ise istihbaratın yasal altyapısının modern ülkelerdeki gibi ele alınarak yeniden tanzimini, akademinin öne çıkarılmasını, bu yolla liyakatin sağlanması önem arz ediyor. Güvenlik mimarlığı içerisinde terör olaylarından, eğitime, sağlığa, beslenmeye, gıdaya, asayiş olaylarına, çevre terörüne kadar çok geniş bir yelpazede konuları ele alarak güvenliğin A’dan Z’ye sağlanması lazım.
KANUNU AKP KALDIRDI
Çıkar Amaçlı Suç Örgütleriyle Mücadele Kanunu’nun AKP döneminde kaldırılmasının örgütlü suçla mücadelede handikap olduğunu belirten Tantan şunları söyledi: Bu alanda genel değil özel bir kanunla mücadele edilmesi gerekir. Yolsuzlukla mücadelenin de içinde yer aldığı örgütlü suçlarla mücadele, tüm dünya ülkelerinin gündeminde en önemli yeri işgal ediyor. Bu tip suçlar hem ülkelerin kendi içlerinde, hem de uluslararası arenada yaygın bir şekilde örgütlenmiş organizasyonlarca icra ediliyor. Bu organizasyonları tespit edip delilendirerek cezalandırılmalarını sağlamak için dünya ülkelerinin bir çoğu özel yasalar çıkararak bunlara özgü soruşturma yöntemlerini uygulamaya koydu. Bizde de 1998 yılı başında başlatılan çete ve yolsuzlukla mücadele çalışmalarının hızlandırılması için bakanlığım döneminde yoğun çabalarım oldu. Ord. Prof. Sulhi Dönmezer başkanlığında bir grup hukukçu ve değişik kanun uygulayıcı birimlerindeki uzmanlardan oluşan çalışma grubunun hazırladığı yasa önerilerinin kanunlaşmasını sağlamıştık.
Tantan, o dönemin koşullarında çıkarılabilen bu yasayla, Türkiye’de “temizliğe yönelik bir sürecin başladığını, taşların yerinden oynadığını” belirtti ve sözlerini şöylle sürdürdü: Ülke tarihinde en büyük yolsuzluk operasyonları yapıldı. 8-10 yıldır aranan, fakat bir türlü ele geçirilemeyen çete liderleri yakalanabilmiştik. O dönemde yasalarla ilgili olarak Ord. Prof. Dr. Hulki Dönmezer başkanlığındaki hukukçular gerek yargı mensupları gerekse vatandaşlara dönük bilgilendirme toplantıları da yaptı. Toplantıda bu örgütlerin yapısı, yurtiçi ve yurtdışı operasyonlardan edinilen tecrübelerle net bir şekilde ortaya koyuyorduk.
ÖRGÜT KULLANIYOR
Örgütlerin dikey ve yatay yapılanması olduğunu hatırlatan Tantan “Yatay yapılanma içinde yer alanlar, örgüte direkt bağlı değil ama gerektiğinde örgüt için çalışacak, her mesleğe mensup kişilerden oluşan bir yapıdır. Bunlar, maddi menfaat, şantaj ve belirli ideolojik görüntülü menfaat bağlantılarıyla örgütün kullandığı kişilerdir. En başta siyasetçi, güvenlik, yargı ve medya mensupları başta olmak üzere konusuna göre her meslek mensubundan oluşuyor. Güvelik, yargı ve siyasetçi yatay yapı örgütü hukuki problemlerden korumaya çalışırken, yine siyasetçi ve medya mensuplarından oluşan diğer yatay yapı mensupları da toplumda örgüt lehine algı yaratma görevi üstleniyor” dedi.
TUTARSIZ İDDİALAR
Görevlilerinhatası olsa da bilinçsizce iddia edildiği gibi bu olayda hükümete komplo ve kanunsuz dinlemeler yapıldığı, baskılarla kişilerin operasyonlara monte edilmeye çalışıldığı iddiaları tutarsızdır. Çünkü FETÖ’cüler bile dinlemeleri sahte isimlerle ‘önleme dinlemesi’ bahanesiyle telefon IMEI numaraları üzerinden yapmıştı. Telefon sizin ama siz başka isim üzerinden dinleniyorsunuz. Bunlar ortaya çıktı. Günümüzde bunun yapılmasının, kişilerin kanunsuz izlenmesinin imkanı kalmamıştır. Hiçbir kurum ve görevli buna cesaret edemez. Zaten Telekom ve diğer kurumların desteği olmaksızın hiçbir kurumun bunu yapabilmesi mümkün değildir. İddialarla da kişiler dosyaya eklenemez. Eklense de inandırıcı olmaz. Çünkü kişiler iddia edildiği yerde olmadığını her zaman tanık ve HTS kayıtlarıyla ispat edebilirler.
ÖRGÜTÜN BAŞARISI!
Esas şaşırtıcı olan firari bir örgüt mensubunun söylediklerini, yıpratmaya yönelik bu kadar tutarsız iddiaları aklı başında sanılan kurum ve kişilerin ciddiymiş gibi tekrarlamasıdır. Bu örgütün yatay örgütlenmesinin başarısıdır. Nihai hedef operasyonların boyutunun fazla yükseltmemesi için İçişleri Bakanı’dır. Amaç ya Ankara Emniyet Müdürü ve bakanı görevden almak ya da gözdağı vererek belirli sınırlar içinde kalmalarını sağlamaktır.
MÜCADELE YÜKSELDİ
Bu tip örgütlerin düşük yoğunlukta olanlarıyla mücadele edilebildiğini anlatan Tantan; Ali Yerlikaya’nın İçişlere Bakanlığı dönemindeki operasyonlar için şu yorumu yaptı: Ali Yerlikaya’nın İçişleri Bakanlığı’na gelişiyle, mücadelenin boyutu yükseltildi. Dokunulamayan alanlara da operasyon yapılmaya başlandı. Başta bazı siyasi kesim olmak üzere bu durum pek çok çevreyi tedirgin etti. Bu nedenle Ankara’daki operasyonu yargı ve emniyetteki görevlilerin hatası nedeniyle fırsat bilmişler ve yatay yapı harekete geçmiştir. Görevlilerin hatası elbette soruşturulmalı, delillendirilirse cezalarını da çekmeleri lazım. Ama durum daha netleşmeden saldırıların başlaması görünüşte Ankara Emniyet Müdürü’ne ve operasyon görevlilerine yöneltilse de esas amaç Ali Yerlikaya’yı siyaseten tasfiye etmek.